İnsanoğlunun varoluşundan bu yana mitler; “İlk insan kimdi, biz nereden geldik, ölünce ne olacak, dünya nasıl oldu?” Gibi sorular için bir rasyonalizasyon görevi gördü. Öyleyse, mitler her nesil için bir pusula görevi gördü ve zamansız sorulara cevaplar sağladı.
Peki efsane nedir? Mitler pek çok farklı amaca hizmet ettiğinden tek bir tatmin edici tanım yapılamasa da asıl amacının açıklanmayanı açıklamak olduğu söylenebilir. Günümüze ulaşan resimlerdeki mitolojik sahneler, eski mitlerin, halk masallarının, efsanelerin ve geleneklerin olay örgüsünü ve karakterlerini anlatır. Sanatçılar da mitolojik sahnelerle bir peri masalına pencere açar ve biz izleyicilerin hayal gücünü uyandırır. (Ayrıca tarih boyunca bireyler, hükümdarlar ve aileler mitolojik karakterleri yetenek ve hırslarının amblemi olarak kullanmışlardır. Bu türde dikkatinizi çeken veya bildiğiniz amblemler varsa lütfen yorum kısmından paylaşın.)
Bize dünyevi birçok tanrı ve kahraman sunan eski Yunan ve Roma kültürü, sanatçıların hayal gücünü büyüledi. Hristiyanlık öncesi dönemde heykeltıraşlar tarafından yaratılan tanrı, tanrıça ve antik Yunan kahramanlarının tasvirleri, Rönesans ustalarına, Sürrealistlere ve kavramsal sanatçılara ilham kaynağı olmuştur. Mitler, sanatçıların kendi deneyimlerini, hayal güçlerini ve bakış açılarını kullanarak defalarca yorumladıkları zorlayıcı hikayelerdir. Neden ve nasıl yaratıldığına bakılmaksızın, sanatçılar tarafından yapılan her yeni imge, mitleri anlamamıza veya yorumlamamıza yeni bir boyut katmıştır.
“Mitolojik türün babası” olarak kabul edilen Sandro Botticelli (1445—1510), antik karakterlerin yer aldığı büyülü fotoğraflar yarattı.
Yunan mitolojisinde sanatın koruyucuları olarak bilinen dokuz ilham perisi vardır. Bu periler, bilimden sanata her türlü keşif ve yaratıcılığa ilham kaynağı olmuştur. Zeus ve Mnemosyne tanrılarının kızları olan bu dokuz ilham perisi, büyülemek için doğmuştur.